BİRİNCİ FASIL
RİVAYETÜ'l-HADİS ve DİRAYETÜ'l-HADİS İLİMLERİ
Hadis ilmi başlıca iki gruba ayrılır: Biri rivayetü'l-hadis ilmi, diğeri de
dirayetü'l-hadis ilmidir.
Rivayetü'l-hadis ilmi -muteber görüşe nazaran-
Hz.Peygamber'e ,
sahabeye ve tabiine nisbet edilen kavil, fiil, takrir ve sıfatlardan
ibaret olan yazılı naklin hassas ve dikkatli bir
şekilde nakledildiği bir ilimdir.
Dirayetü'l-hadis ilmi de, ravi ile mervinin makbul olup olmamak
bakımından durumlarını gösteren birtakım bilgilerden
meydana gelen bir ilimdir.
Ravi -kadın olsun, erkek olsun- hadisi isnadı ile beraber nakleden
kimsedir.
Mervi (rivayet edilen haber), hem Hz.Peygamber'e (as), sahabe ve tabiine ait olan nakilleri, hem de bunların dışında kalan nakilleri ifade eden umumi bir tabirdir.
Ravinin makbul olup olmamak bakımından araştırılan halleri şunlardır:
Tahammül, eda, cerh ve ta'dil durumu, vatanı, ailesi, doğum ve vefat tarihleri.
Rivayet edilen haberin tetkik mevzuu olan durumları şunlardır:
Tahammül ve eda sırasında rivayetin şartları ve senedin -bundan sonraki fasılda göreceğimiz üzere- muttasıl, munkatı', mu'dal ve buna benzer bakımlardan durumları.
Ravi veya mervi hakkında, "bunlar makbuldür veya merduddur" dediğimiz zaman, makbul sözüyle onlarla amel etmeyi, merdud sözüyle de onlarla amel etmenin caiz olmadığı manasını kastetmiyoruz.
Bizim kabul ve reddimiz sadece nakil bakımındandır. Raviyi makbul saymamız, ona değer verip rivayetini kabul etmemiz demektir; reddetmemiz de ona değer vermeyip rivayetini mühimsemediğimizi gösterir. Rivayet
edilen haberi kabul edişimiz, onun varid olduğuna inandığımızın reddedişimiz de o haberden şüphelenip sıhhatini kabul etmediğimizin bir ifadesidir.
Alimler dirayetü'l-hadis ilmine usul-ü hadis ilmi adını verirler.
1-Cerh ve Ta'dil İlmi:
Hadis ilimlerinden biri de cerh ve ta'dil ilmidir. Bu ilimde
hususi bazı tabirlerle, ravilerin kusurları veya meziyetleri incelenir. Sahabeden müteahhirun ulemasına varıncaya kadar ulumü'l-hadis ile meşgul olan
birçokları cerh ve ta'dil ilminde tenkidler yapmışlardır. Bunlar arasında:
Sahabeden İbnu Abbas (v.96) ve Enes b. Malik (v.93).
Tabiinden eş-Şa'bi (v.104) ve İbnu Sirin (v.110).
Tabiinin son neslinden el-A'meş (v.148), Şu'be (v.160) ve Malik (v.179) vardır.
Cerh ve ta'dil ile alakalı olarak Buhari'nin (v.256) üç Tarih'i, Ali el-Medini'nin (v.234) on cüzlük Tarih'i,
İbn-u Hibban'ın (v.345) tarihçilerin vehimlerine dair on cüzlük bir kitabı, İbnu Kesir'in (v.774) Kitabu't-Tekmil fi ma'rifeti's-sikat ve'd-duafa ve'l-mecahil adlı eseri mevcuttur.
2-Hadis Ravileri İlmi:
Bu ilim hadis ravilerini, hadis rivayeti bakımından tetkik eden bir ilimdir. Bu ilimle ilk defa Buhari'nin meşgul olduğu
bilinmektedir.
3-Muhtelifu'l-hadis İlmi:
Aralarını te'lif etme imkanı olmakla beraber, dış görünüşü bakımından tezat teşkil ediyormuş hissini veren hadisleri inceleyen bir ilimdir.
Hadislerin aralarını te'lif de ya manası mutlak olanı bazı kayıtlara bağlamak veya umumi manalı olanı tahsis etmek veyahut bahis mevzuu olan hadiselerin mükerrer oluşuna haml etmek... gibi şekillerle olur.
Buna Telfiku'l-hadis ilmi de denir.
Buna misal olmak üzere Rasulüllah'ın (as) şu iki hadisini zikredelim: Rasul-ü Ekrem (as) bir hadisinde "Sirayet (bulaşıcılık) yoktur" buyurmuş; diğer hadisinde de "Cüzzamlıdan, aslandan kaçtığın gibi kaç" buyurmuştur. Bu hadislerin
ikisi de sahihtir. Araları şöyle te'lif edilmektedir: "Hastalıklar kendiliğinden bulaşmaz; fakat Allah Teala hastanın sağlam ile bir arada bulunmasını, hastalığını ona bulaştırması için bir sebeb kılmıştır. Diğer sebeblerde olduğu gibi
bu sebeb de aynı neticeyi doğurmaz; yani hastanın sıhhatli biri ile bir arada bulunması hastalığın bulaşmasına her zaman sebeb teşkil etmez.
Devam edecek...
1- Bu özeti yaparken "Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları, Prof.Dr.Subhi es-Salih, çeviri: Prof.Dr.M.Yaşar Kandemir" eserinden faydalandım.
|